Mahmut Bülent Yıldırım
GELİR VERGİSİ MÜKELLEFLERİNCE EĞİTİM HARCAMALARININ VERGİ MATRAHINDAN İNDİRİMİ
GELİR VERGİSİ MÜKELLEFLERİNCE
EĞİTİM HARCAMALARININ VERGİ MATRAHINDAN İNDİRİMİ
Bilindiği üzere 2019 yılının sonlarında başlayan ve tüm dünyayı etkileyen COVID-19 küresel salgını sosyal ve ekonomik yaşamı derinden etkilemiş ve ülkemizde de eğitim ve öğretimde zaman zaman uzaktan eğitime geçilmiştir. 2021-2022 eğitim ve öğretim yılında ise Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2021-2022 yılı eğitim-öğretim takvimi açıklanmış ve buna göre 2021-2022 eğitim ve öğretim yılında okullar 6 Eylül itibariyle ders başı yapmış bulunmaktadır.
Bu çalışmada eğitim harcamalarının vergi matrahına olan yansımalarına değinilecek olup bu kapsamda gelir vergisi mükelleflerinin kendileri eşleri ve çocukları için yapmış oldukları eğitim harcamalarının vergi matrahlarından indirilmelerine ilişkin yasal düzenlemelere ve mali idarenin konuya bakışına yer verilecektir.
Gelir Vergisi Kanununun 89. Maddesi, gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirlerden düşülecek indirimleri düzenlemiş olup, maddede; gelirin % 10'unu aşmaması, Türkiye'de yapılması ve gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsik edilmesi şartıyla, mükellefin kendisi, eşi ve küçük çocuklarına ilişkin olarak yapılan eğitim harcamalarının Gelir Vergisi matrahından indirilebileceği düzenlenmiştir. Madde metninde mükerrer 121 inci madde çerçevesinde eğitim ve sağlık harcamaları nedeniyle % 5 lik vergi indiriminden yararlanan ücretlilerin eğitim harcamalarını bu madde hükmüne göre indirim konusu yapamayacakları düzenlenmiştir.
Maddede geçen küçük çocuk tabiri 23.10 2012 tarih veGVK-85/2012-7 sayılı[1] sirkülerde açıklanmış olup "Çocuk" veya "küçük çocuk" tabiri, mükellefle birlikte oturan veya mükellef tarafından bakılan (nafaka verilenler, evlat edinilenler ile ana veya babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle birlikte oturanlar dâhil) 18 yaşını veya tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış çocukları, ifade etmektedir.
Buna göre beyanname veren bir mükellef kendisi, eşi ve küçük çocukları için yapmış olduğu eğitim harcamalarını aşağıdaki şartlar dahilinde vergi matrahından indirebilecektir.
-Beyan edilecek gelirin % 10 ’luk tutarını geçmeyecek,
-Çocuk için yapılacak eğitim harcamasının matrahtan indirilebilmesi için çocuğun 25 yaşını doldurmamış olması gerekecek,
-Harcama Türkiye’de yapılacak,
-Harcamanın yapıldığı eğitim kurumu gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olacak,
Gelir Vergisi mükelleflerince yapılmış olan eğitim harcamaları fatura ve benzeri belgelerle tevsik edilmesi şartıyla yıllık beyanname ile bildirilecek gelirden indirilebilir.
Burada önemli olan husus, beyanname veren mükelleflerin bu indirimden yararlanabilmesidir, örneğin beyanname vermek durumunda olmayan ücret geliri elde eden bir ücretli düzenleme kapsamındaki eğitim harcamalarını ücret matrahından indirim konusu yapamayacaktır.
Hesaplamada dikkate alınacak tutar, yıllık gelir vergisi beyannamesi üzerinde gayrisafi hasılattan giderler düşüldükten, indirimler ve geçmiş yıl zararları düşülmeden önceki safi irat tutarıdır.
Eğitim harcamalarının Kapsamı;
Eğitim ve öğretim kurumları, anaokulu, kreş ve dershanelere eğitim amacıyla yapılan ödemeler ile eğitim amaçlı kurs ücretleri, okul servis ücretleri, kitap ve kırtasiye alımları için yapılan harcamalar ile öğrencilerin özel yurt ve pansiyonlarda kalmaları durumunda ödenen tutarları kapsamaktadır.
Kitap ve Kırtasiye Alımları;
Eğitim amacıyla kitap ve kırtasiye alımları için yapılan harcamalar ile özel yurt veya pansiyona ödenen tutarlar, mükellefiyeti bulunan gerçek ve tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsik edilmesi kaydıyla gelir vergisi beyannamesinden indirilebilecektir.
Konuyla ilgili olarak verilmiş olan bir özelge [2]“…..Konuyla ilgili olarak 255 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin "Eğitim Giderleri" başlıklı bölümünde "Eğitim ve öğretim kurumları, anaokulu, kreş ve dershanelere eğitim amacıyla yapılan ödemeler ile eğitim amaçlı kurs ücretleri, okul servis ücretleri, kitap ve kırtasiye alımları için yapılan harcamalar ile öğrencilerin özel yurt ve pansiyonlarda kalmaları durumunda ödenen tutarlar vergi indirimine esas alınacaktır." açıklaması yer almaktadır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre; Kocaeli Üniversitesi'nde tahsilde olan oğlunuzun 25 yaşını doldurmamış olması, beyan edilecek gelirin %10'luk kısmını aşmaması, gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsik edilmesi şartıyla eğitim amaçlı kitap ve kırtasiye alımları için yapılan harcamalar ile özel yurt veya pansiyona ödenen tutarların yıllık beyanname ile bildirilecek gelirden indirilmesi mümkün olup ev kirası, apartman aidatı, doğalgaz, elektrik, su ve internet gibi ödemelerin gelir vergisi beyannamesinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.”
Şeklindedir.
Özel Üniversite Harcamaları:
Konu ile ilgili verilmiş bir özelge[3];
“İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, ... Vergi Dairesi Müdürlüğünün ... T.C kimlik numarasında kayıtlı gelir vergisi mükellefi olduğunuzu belirterek Türkiye'de özel bir üniversitede okuyan 1993 doğumlu çocuğunuzun eğitim giderlerine ait faturanın yıllık gelir vergisi beyannamesi üzerinden indirimi ile faturada belirtilen KDV'nin indirilebilecek KDV olarak kullanılıp kullanılamayacağı hususlarında Defterdarlığımız görüşü istenmektedir……
Bu hüküm ve açıklamalara göre, tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış çocuğunuz için Türkiye'de yapılan eğitim harcamalarının gelir ve kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak faturalarla tevsik edilmesi ve beyan edilen gelirin % 10'unu aşmaması şartıyla (KDV dahil) indirime konu edilmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak, vergiden muaf kurumlara yapılan ödemelerin indirime konu edilmeyeceği tabiidir.
Şeklindedir.
Vakıf Üniversiteleri
Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir diğer husus, Vakıflar tarafından kurulan vakıf üniversiteleri kurumlar vergisinden muaf olduklarından, anılan kurumlara yapılmış olan eğitim harcamaları gelir vergisi beyannamesinde indirim konusu yapılamaz.
Konuyla ilgi mali idare tarafından verilmiş olan bir özelge[4]; “Konuyla ilgili 23.10.2012 tarih ve GVK-85/2012-7 sayılı Gelir Vergisi Sirkülerinde, "çocuk" veya "küçük çocuk" tabirinden, mükellefle birlikte oturan veya mükellef tarafından bakılan (nafaka verilenler, evlat edinilenler ile ana veya babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle birlikte oturanlar dâhil) 18 yaşını veya tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış çocukların anlaşılması gerektiği belirtilmiştir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, çocuğunuz için yaptığınız ve beyan edilecek gelirin %10'luk kısmını aşmayan eğitim harcamalarının; çocuğunuzun 25 yaşını doldurmamış olması, Türkiye'de yapılması, harcamanın yapıldığı eğitim kurumunun gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişiliğe haiz kurumlardan olması ve bu kurumlardan alınacak belgelerle tevsik edilmesi şartıyla yıllık beyanname ile bildirilecek gelirden indirilebilmesi mümkün bulunmaktadır. Ayrıca, indirim konusu yapılacak tutarın hesaplamasında, yıllık gelir vergisi beyannamesi üzerinde gayrisafi hasılattan giderler düşüldükten, indirimler ve geçmiş yıl zararları düşülmeden önceki safi irat tutarı esas alınacaktır.
Ancak, vakıflar tarafından kurulan üniversiteler kurumlar vergisinden muaf olduklarından, anılan kurumlara çocuğunuz için ödemiş olduğunuz tutarların gelir vergisi beyannamenizde indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.”
Şeklindedir.
Okul Kıyafetleri;
Okulun logosunu taşıyan zorunlu okul ayakkabıları ve kıyafet harcamaları, Türkiye'de yapılması ve gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsik edilmesi şartıyla, indirim konusu yapılabilir.
“……..Bu itibarla, eğitim kurumlarına devam eden öğrencilerin zorunlu olarak kullanmaları gereken okul kıyafetlerini sağlayan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerine yapılan ödemelerin eğitim harcaması olarak değerlendirilmesi gerektiğinden, söz konusu harcamalarınızın eğitim gideri olarak kabul edilmesi ve Gelir Vergisi Kanunu'nun 89/2 inci bendine göre yıllık gelir vergisi beyannamesinde eğitim harcaması olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.”[5]
Okulda Verilen Yemek Hizmeti;
Mali idare, okulda verilen yemek hizmetini eğitim hizmetinin bir parçası olarak görmemekte ve yemek bedellerinin indirimini kabul etmemektedir.
“…Ancak, eğitim kurumları ile yapılan sözleşmeler uyarınca bu kurumlarda öğrencilere yemek hizmeti veren gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin bu hizmetlerinin eğitim hizmetinin bir parçası olarak değerlendirilmesi mümkün olmayıp, söz konusu yemek hizmetine ilişkin harcamalar eğitim gideri olarak kabul edilemez.<
Devamı
2021 YILI İÇİN VERGİSEL AÇIDAN DÖNEM SONU İŞLEMLERİ
2021 YILI İÇİN VERGİSEL AÇIDAN DÖNEM SONU İŞLEMLERİ
I-GİRİŞ
2021 yılı Pandemi sürecinin etkisiyle hem sağlık alanında hem de ekonomik alanda bir çok olumsuz sonuçlarla birlikte geride kalırken, işletmeler yıl sonu kârlılık ve satış hedefleri ile bu hedeflerin gerçekleşmelerinin sonuçları üzerine değerlendirmeler yapmak durumdadırlar. Bu bağlamda işletmeler,1 Seri No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’[1]nde tanımı yapılmış olan Dönemsellik Kavramı gereğince 2021 hesap dönemi faaliyet sonuçlarını saptamak durumundadırlar.
Dönemsellik Kavramı; “İşletmenin sürekliliği kavramı uyarınca, sınırsız kabul edilen ömrünün, belli dönemlere bölünmesi ve her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanmasıdır. Gelir ve giderlerin tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilmesi, hasılat, gelir ve kârların aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırılması bu kavramın gereğidir. Bu kavramın, işletmeler açısından geçerliliğinin bulunmadığı veya ortadan kalktığı durumlarda ise, bu husus mali tabloların dipnotlarında açıklanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeye paralel olarak 213 Sayılı Vergi Usul Kanunun[2] 174. maddesi Hesap Dönemi başlığını taşımakta olup; “Defterler hesap dönemi itibariyle tutulur. Kayıtlar her hesap dönemi sonunda kapatılır ve ertesi dönem başında yeniden açılır. Hesap dönemi normal olarak takvim yılıdır. Şu kadar ki, takvim yılı dönemi faaliyet ve muamelelerinin mahiyetine uygun bulunmayanlar için, bunların müracaatı üzerine Maliye Bakanlığı 12 şer aylık özel hesap dönemleri belli edebilir. Yeniden işe başlama veya işi bırakma hallerinde, hesap dönemi içinde bir yıldan eksik olan faaliyet süresi, hesap dönemi sayılır.” Şeklinde hüküm altına alınmıştır.
II-VERGİSEL AÇIDAN 2021 YILI SONUNDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
II.1.KASA HESABI VE ORTAKLAR CARİ HESABI
Kasa hesabında dikkat edilmesi gereken husus, kayıtlar ile fiili durumun uyumlu olması yanında bu hesaplarda oluşabilecek adat faizi risklerine dikkat edilmelidir. Kasadaki paralar yılsonu itibariyle sayılmalı ve kayıtlarla uygunluğu kontrol edilmelidir. Kayıtlarla fiili durum arasında fark tespit edilmesi durumunda farkın kaynağına göre kasa noksanları veya fazlalığı kaydı yapılmalıdır.
Bu hesaplarda adat yaparak vergileme gerekçesi ise, işletme kaynaklarının kayıt dışı kullanılması, vergi dışı bırakılması, emsaline nazaran düşük bir fiyat veya faizden değerlendirildiği, kullandırıldığı noktasıdır. Dönem sonunda yüksek bakiye veren 100 Kasa Hesabı ve 131 Ortaklardan Alacaklar hesabı için adat hesaplanması gerektiği unutulmamalı ve bu tutar dönem sonunda ilgili ortağa fatura edilmelidir.
Kasa hesabı ve Ortaklardan Alacaklar hesabı için adat hesaplanmaması halinde, bu hesaplar 642 Faiz Gelirleri Hesabı ile çapraz denetime tabi tutulduğundan dolayı uyuşmazlık halinde Risk Analiz Merkezi (RAM) incelemelerine tabi tutulma olasılığı yüksektir.
II.2.GEÇMİŞ YILLAR ZARARI
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun[3] 9. maddesi hükmü uyarınca kurumlar vergisi mükellefleri;
– Geçmiş yıllar zararlarını,
– Devralınan veya tam bölünme suretiyle bölünen kurumlara ait zararlarını,
– Yurt dışı faaliyetlerden doğan zararlarını,
kurumlar vergisi matrahının tespitinde beyanname üzerinde indirim konusu yapabilirler.
Kurumlar vergisi beyannamesinde, her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek ve 5 yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararlar kurum kazancından indirilebilecektir. Mükelleflerce bir hesap dönemi içerisinde oluşan zararın, müteakip 5 hesap döneminde oluşacak kârlarla mahsup edilememesi halinde mahsup imkanı ortadan kalkmaktadır. Mahsup edilecek zarar tutarı ticari zarar değil, mali zarar olduğu unutulmamalıdır.
Zarar mahsubu ile ilgili olarak, 7143 Sayılı Yapılandırma Kanunu[4] ile 7326 sayılı Yapılandırma Kanunu[5] uyarınca, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin matrah artırımında bulundukları yıllara ait zararların %50’sinin mahsup edilebileceği de unutulmamalıdır.
II.3.GEÇİCİ VERGİNİN MAHSUBU
Mükellefler 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun[6] Mükerrer 120. maddesi ile 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun32. maddeleri düzenlemeleri çerçevesinde gelir ve kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere geçici vergi öderler. Üçer aylık dönemler halinde tahakkuk ettirilerek tahsil edilen geçici vergi, yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilir. Geçici verginin mahsup edilebilmesi için ödenmesi gerekmektedir. Yıl içinde nakden veya mahsuben ödenmeyen geçici vergiler yıllık beyan üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edilemez.
Aynı maddede, yapılan incelemeler sonucunda, geçmiş dönemlere ait geçici verginin % 10'u aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tespiti halinde, eksik beyan edilen bu kısım için re'sen veya ikmalen geçici vergi tarh edileceği, mahsup süresi geçtikten sonra, kesinleşen geçici vergilerin terkin edileceği, ancak gecikme faizi ve ceza tahsil edileceği, bir önceki takvim yılında üçer aylık dönemler halinde tahakkuk ettirilerek tahsil edilen geçici verginin, yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edileceği de hükme bağlanmıştır.
Kurumlar vergisinden mahsup edilen geçici vergiden kalan bir tutar olması halinde bu tutarın diğer vergilere ve SGK borçlarına da mahsubu yapılabilecektir. Bu mahsuplara rağmen kalan geçici vergi tutarı herhangi bir miktarla sınırlı olmaksızın, o yılın sonuna kadar yazılı olarak talep edilmesi halinde mükellefe red ve iade edilir.
II.4.BAĞIŞ VE YARDIMLAR
Türk vergi sisteminde beyan edilecek olan matrahtan indirilebilecek bağış ve yardımlarla ilgili düzenlemeler 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 89. maddesinde “Diğer İndirimler” başlığı altında ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi kanunun 10. maddesinde yine “Diğer İndirimler” başlığı altında düzenlenmiştir.
İndirim konusu yapılabilecek olan bağış ve yardımların indirim konusu yapılabilmesinin temel şartı makbuz karşılığı yapılmış olmasının yanı sıra birtakım kısıtlamalara tabi olması, bağış ve yardımların tamamının indirilmesine izin verilmemesi, kanunda sayılan kurum ve kuruluşlara yapılması gibi düzenlemeler yer almaktadır. Beyannamelerde indirim konusu yapılacak olan bağış ve yardımlarda bu düzenlemeler doğrultusunda hareket edilmeli aksi takdirde vergisel riskler oluşabileceği göz ardı edilmemelidir.
3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununa[7] göre ise, kanunun 17/1 inci maddesinde sayılan, genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyelere, köylere, bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, döner sermayeli kuruluşlara, kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, siyasî partiler ve sendikalara, kanunla kurulan veya tüzelkişiliği haiz emekli ve yardım sandıklarına, kamu menfaatine yararlı derneklere, tarımsal amaçlı kooperatiflere ve Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara bedelsiz olarak yapılan her türlü mal teslimi ve hizmet ifalarının katma değer vergisinden istisna olacağı belirtilmiştir.
3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunun 13. maddesine eklenen k bendi ile; Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanmak üzere yapılan okul, sağlık tesisi ve yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi, mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi ibadethaneler, Diyanet İşleri Başkanlığı denetimine tabi yaygın din eğitimi verilen tesisler, Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının inşası dolayısıyla bağışta bulunacaklara yapılan teslim ve hizmetler de katma değer vergisinden istisnadır.
II.5.KARŞILIKLAR
213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 288. Maddesinde Karşılıklar; “Hasıl olan veya husulü beklenen fakat miktarı katiyetle kestirilemiyen ve teşebbüs için bir borç mahiyetini arz eden belli bazı zararları karşılamak maksadıyla hesaben ayrılan meblağlara karşılık denir. Karşılıklar mukayyet değerleriyle pasifleştirilmek suretiyle değerlenir. Şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Aynı kanunun 323. Maddesinde ise şüpheli alacaklar düzenlenmiş olup; Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;
- Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
- Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan alacaklar;(7338 sayılı kanunun 35 inci maddesiyle değişen ibare; Yürürlük: 26.10.2021) Şüpheli alacak sayılır. Şeklinde düzenlenmiştir.
ŞİRKET AKTİFİNE KAYITLI TAŞINMAZIN KAT KARŞILIĞI DEVRİNİN VERGİSEL BOYUTU
I-GİRİŞ:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun[1] 1. Maddesine göre, kurum kazancı gelir vergisine giren gelir unsurlarından oluşmaktadır. Dolayısıyla, kurumların aktifine kayıtlı taşınmaz satışlarından elde edilen kazançlar normal şartlar altında kurum kazancı olarak beyan edilerek kurumlar vergisine tabi tutulmaktadır.
Ancak kurumlar vergisi kanunun 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75' lik kısmı ile aynı süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazların satışından doğan kazançların %50' lik kısmı kurumlar vergisinden müstesna tutulmuştur. Söz konusu istisna düzenlemesine paralel olarak Katma Değer Vergisi Kanununda[2] da düzenleme yapılmış ve kanunun 17/4-r maddesinde, kurumların aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerin istisna olduğu, ancak istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimlerinin ise istisna kapsamında olmadığı vurgulanmaktadır.
II- ŞİRKET AKTİFİNE KAYITLI GAYRİMENKULÜN
KAT KARŞILIĞI DEVRİ
II-A-KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
Kat karşılığı inşaat sözleşmeleri ile arsa sahibi arsasının bir kısmını müteahhide veya göstereceği kişiye devretmekte, müteahhit de sözleşmede belirtilen koşullar çerçevesinde inşaatı tamamlayarak arsa sahibine belli sayıdaki bağımsız bölümü veya binayı teslim etmeyi taahhüt etmektedir. Mali idare de kat karşılığı inşaat sözleşmelerine bağlı olarak gerçekleşen edimleri trampa olarak değerlendirmekte ve bu çerçevede vergilemektedir.
Şirket aktifine kayıtlı gayrimenkullerin satışı, kanunda belirtilen şartlar dahilinde kurumlar vergisinden istisna edilmişken, söz konusu gayrimenkulün kat karşılığı inşaat işi yapılmak üzere devredilmesinde istisna hükmü uygulanmamaktadır.
1 Seri Nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde[3] yapılan açıklamalara göre; istisna uygulanabilmesi için taşınmazlar ile iştirak hisselerinin satılması ve bu işlemden bir kazanç elde edilerek, satan kurumun mali yapısında bir iyileşmenin olması gerekmektedir. Bu nedenle, söz konusu aktif kalemlerin para karşılığı olmaksızın devir ve temliki, trampası gibi işlemler istisna kapsamına girmemektedir.
Kat karşılığında arsa devrinde olduğu gibi, bir mal veya hakkın başka bir mal veya hak ile değiştirilmesini ifade eden trampa işlemlerinde de söz konusu istisna hükmü uygulanmayacaktır.
Konu ile ilgili olarak verilmiş olan bir özelge[4]; 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun istisnaları düzenleyen 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75'lik kısmı ile aynı süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazların satışından doğan kazançların %50'lik kısmının kurumlar vergisinden müstesna olduğu; bu istisnanın satışın yapıldığı dönemde uygulanacağı ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmının satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulmasının ve satış bedelinin satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesinin şart olduğu, bu sürede tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin ziyaa uğramış sayılacağı; aynı şekilde istisna edilen kazançtan beş yıl içinde sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen kısmına uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin de ziyaa uğramış sayılacağı; menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançların istisna kapsamı dışında olduğu hükme bağlanmıştır.
Bu istisnanın amacı kurumların sermaye yapılarının güçlendirilmesi, finansman sıkıntılarının giderilmesi ve bağlı değerlerinin ekonomik faaliyetlerinde daha etkin bir şekilde kullanılmasına imkan sağlamak ve işletmelerin finansal bünyelerini güçlendirmektir.
1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "5.6. Taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan hakları satış kazancı istisnası" başlıklı bölümünde söz konusu istisnanın uygulanmasına ilişkin ayrıntılı açıklamalara yer verilmiş olup, Tebliğin "5.6.2.4.1.Taşınmazlar ile iştirak hisselerinin para karşılığı olmaksızın devir ve temliki, trampası ve kamulaştırılması" alt başlıklı bölümünde;
"İstisna uygulanabilmesi için taşınmazlar ile iştirak hisselerinin satılması ve bu işlemden bir kazanç elde edilerek, satan kurumun mali yapısında bir iyileşmenin olması gerekmektedir. Bu nedenle, söz konusu aktif kalemlerin para karşılığı olmaksızın devir ve temliki, trampası gibi işlemler istisna kapsamına girmemektedir.
Kat karşılığında arsa devrinde olduğu gibi, bir mal veya hakkın başka bir mal veya hak ile değiştirilmesini ifade eden trampa işlemlerinde de söz konusu istisna hükmü uygulanmayacaktır.
Bu tür kıymetlerin mevcut borçlar karşılığında rızaen veya icra yoluyla devredilmesi işlemleri ile kamulaştırma işlemleri ise kurumların finansman olanaklarını artıracağından istisna uygulaması kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir..." açıklamaları yer almaktadır.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre satış vaadi sözleşmesine istinaden kat karşılığı inşaat amacıyla yapmış olduğunuz arsa devri bir mal veya hakkın, başka bir mal veya hak ile değiştirilmesini ifade eden trampa işlemi sayılacağından, bahse konu arsa devrinden elde edilecek kazançla ilgili olarak Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde düzenlenen istisnadan yararlanılması mümkün bulunmamaktadır.”
Şeklindedir.
II-B-KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-r maddesinde kurumların aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerin KDV'den istisna edildiği ancak, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimlerinin istisna kapsamı dışında olduğu hüküm altına alınmıştır.
Bu düzenleme çerçevesinde, şirket aktifine kayıtlı gayrimenkullerin kat karşılığı inşaat işi yapılmak üzere teslimi katma değer vergisinden istisnadır.
Mali idare tarafından verilen özelge;[5] “…..-17/4-r maddesinde, kurumların aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerin KDV'den istisna olduğu, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin tesliminin istisna kapsamı dışında olduğu hüküm altına alınmıştır.
KDV Genel Uygulama Tebliğinin-"İki Tam Yıl Süreyle Sahip Olunan İştirak Hisseleri ve Taşınmazların Satışı" başlıklı (II/F-4.16.) bölümünde,
"3065 sayılı Kanunun (17/4-r) maddesi uyarınca, kurumların aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler KDV'den müstesna olup, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimleri ise istisna kapsamı dışındadır.
-"Taşınmaz Satışlarında İstisna Uygulaması" başlıklı (II/F-4.16.1.) bölümünde,
"Satışa konu edilecek taşınmazlar (arsa, arazi, bina) ile iştirak hisselerinin satışında istisna uygulanabilmesi için kurumların aktiflerinde asgari 2 tam yıl (730 gün) kayıtlı bulunmuş olması gerekmektedir.
İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan (taşınmazların mutat olarak alım satımının yapılması veya kiraya verilmesi) kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmazların tesliminde istisna hükmü uygulanmaz.
Buna göre, tatil amaçlı pansiyon faaliyeti ile otel işletmeciliği faaliyetinde bulunan Şirketinizce en az iki tam yıl süreyle aktifinizde kayıtlı olduğu anlaşılan söz konusu arsanın kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında tesliminin, arsa alım satımının mutat ve sürekli bir faaliyet olarak sürdürülmemesi şartıyla, KDV Kanununun 17/4-r maddesi kapsamında KDV'den istisna tutulması mümkün bulunmaktadır.”
Şeklindedir.
III-SONUÇ:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e maddesi hükmü ile taşınmaz satışından doğan kazançların %50’lik kısmı kurumlar vergisinden istisna edilerek bu varlıkların işletme faaliyetlerinde daha etkin şekilde kullanılmasını sağlamak ve işletmelerin mali güçlerinin artırılması amaçlanmaktadır. Aynı doğrultuda Katma Değer Vergisi Kanunda da benzer bir düzenleme yer almakta ve kanunun 17/4-r maddesinde kurumların aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerin KDV'den istisna edildiği ancak, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimlerinin istisna kapsamı dışında olduğu hüküm altına alınmıştır.
Gayrimenkullerin kurumlar tarafından kat karşılığı devri kurumlar vergisinden istisna değilken sadece katma değer vergisinden istisna edilmiştir.
Mahmut Bülent YILDIRIM
Yeminli Mali Müşavir
E. Vergi Müfettişi
Öğretim Görevlisi
Kaynaklar:
-5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu
-3065 Sayılı KDV Kanunu
-1 Seri Nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği
-KDV Uygulama Genel Tebliği
-4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu
-www.gib.gov.tr
[1] 21.06.2006 tarih ve 26205 sayılı RG yayımlanmıştır.
[2] 02.11.1984 tarih ve 18563 sayılı RG yayımlanmıştır.
[3] 03.04.2007 tarih ve 26482 sayılı RG yayımlanmıştır.
[4] Niğde Defterdarlığı 10.11.2020 tarih ve 43626428-130-E.24527 sayılı özelgesi
[5] Niğde Defterdarlığı 10.11.2020 tarih ve 43626428-130-E.24527 sayılı özelgesi
7143 SAYILI YAPILANDIRMA KANUNU YÜRÜRLÜKTE
7143 SAYILI YAPILANDIRMA KANUNU YÜRÜRLÜKTE
Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin 7143 sayılı Kanun 18.05.2018 tarihli ve 30425 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Söz konusu Kanun ile getirilen hükümler aşağıda bölümlerine göre özetlenmiştir.
31 Mart 2018 tarihi itibarıyla kesinleşmiş olan Vergi, SGK ve diğer kamu borçlarına Yurt içi ÜFE oranında yeniden yapılandırma imkanı getirilmiş olup bu imkan ile borçların 18 taksite kadar (36 aya kadar) yeniden yapılandırılması sağlanmıştır.
Devamı
VERGİSİNİ DÜZENLİ ÖDEYENE İNDİRİM VAR
23/12/2017 tarihli ve 30279 sayılı Resmi Gazete’de yer alan 301 Nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğine göre, 1 Ocak 2018′den itibaren ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle gelir vergisi mükellefi olanlarla, kurumlar vergisi mükellefleri (finans ve bankacılık sektörlerinde faaliyet gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri, emeklilik şirketleri ve emeklilik yatırım fonları hariç) arasından vergisini düzenli ödeyen mükelleflerin yıllık beyannameleri üzerinden hesaplanan vergilerinin yüzde 5′lik kısmının ödenecek vergiden indirilmesi uygun görülmüştür.
Buna göre;
. Vergi İndiriminden Yararlanabilecek Olan Mükellefler;
- Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle Gelir vergisi mükellefi olanlar,
- Kurumlar vergisi mükellefleridir. (Finans ve bankacılık sektörlerinde faaliyet gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri, emeklilik şirketleri ve emeklilik yatırım fonları hariç)
. İndirimden Yararlanma Şartları
Devamı
01.01.2018 DEN İTİBAREN E-DEFTER E FATURA UYGULAMASINA GEÇECEK OLAN MÜKELLEFLER
I-GİRİŞ
E Defter, şekil hükümlerinden bağımsız olarak Vergi Usul Kanununa ve/veya Türk Ticaret Kanununa göre tutulması zorunlu olan defterlerde yer alması gereken bilgileri kapsayan elektronik kayıtlar bütünüdür. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 ile mükerrer 242 nci maddelerinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden getirilmiş bir uygulamadır ve kapsama dahil olan mükelleflerin yasal defter kayıtlarının kağıt ortamı yerine sanal ortamda tutulmasını ve muhafaza edilmesini kapsayan bir uygulamadır. Düzenlemeye göre, defterlerini elektronik defter biçiminde tutmaya başlayanlar, söz konusu defterlerini kâğıt ortamında tutamazlar.
Devamı
VERGİ İNCELEMESİ VE MÜKELLEF HAKLARI
Vergi İncelemesi Nedir:
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 134. Maddesi “ (2365 sayılı Kanunun 22'nci maddesiyle değişen fıkra) Vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır.
İncelemeye yetkili olanlar tarafından lüzum görüldüğü takdirde inceleme, işletmeye dahil iktisadi kıymetlerin fiili envanterinin yapılmasına ve beyannamelerde gösterilmesi gereken unsurların tetkikine de teşmil edilebilir. Fiili envanterin yapılmasının gerektirdiği ve incelemeyi yapan tarafından tasdik edilen giderler Hazinece mükellefe ödenir.” Şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Ülkemizde vergilendirme sisteminde beyan esası geçerli olduğundan, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak ve tespit etmek maliye idaresinin görev ve yetkileri arasındadır. Bu denetimi vergi denetim elemanları vasıtasıyla ve birtakım süreçler neticesinde gerçekleştirir.
Vergi İncelemesini Kimler Yapar, Kimler İncelemeye Tabidir:
Vergi incelemesine yetkili olanlar Vergi Usul Kanununun 135. Maddesinde düzenlenmiş olup; Vergi incelemesi; Vergi Müfettişleri, Vergi Müfettiş Yardımcıları, ilin en büyük mal memuru veya vergi dairesi müdürleri tarafından yapılır.
Devamı
I-GİRİŞ
Devletlerin gerek dış ticaret politikasına yön vermek gerekse dış ticareti vergilendirmek amacıyla uyguladıkları en önemli araçlardan birisi dış ticaretin vergilendirilmesidir. Bunun da en eski ve etkili uygulaması gümrük vergileridir. Dolayısıyla günümüzde gümrük vergileri dış ticaret alanındaki vergilendirme hayatımızı önemli ölçüde etkileyen vergilerin başında gelmektedir. Vergilendirmedeki usul ve esaslara ilişkin düzenlemeleri hüküm altına alan 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 2. Maddesi “Gümrük idareleri tarafından alınan vergi ve resimler bu kanuna tabi değildir.” Şeklinde düzenlenmiştir. Dolayısıyla vergi usul kanununda yer alan düzenlemeler Gümrük Kanununa uygulanamayacaktır. Bu yazımızın da konusunu oluşturan uzlaşma müessesesi gibi düzenlemeler eğer gümrük kanununda da yer almamışsa ya da düzenlenmemişse vergi usul kanunundan hareket edilerek gümrük kanununa uygulanamayacaktır.
Devamı
MÜKELLEFLER İZAHAT VEREREK VERGİ İNCELEMESİNDEN KURTULABİLİRLER
Vergisel kavramlara 6728 sayılı kanunla İzaha Davet adıyla bir yenisi daha eklenmiştir. Söz konusu düzenleme, 6728 Sayılı “Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile getirilmiş bir kavram olup, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu nun 370. Maddesiyle yürürlüğe girmiştir. Böylelikle belli şartlar dahilinde, mükelleflerin incelemeye sevk edilmesine gerek kalmadan, vergisel durumlarını izah etmelerine olanak sağlayan bir düzenleme olarak “İzaha Davet“ uygulaması yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Devamı
GELİR VE KURUMLAR VERGİSİNDE BEYANNAMELER VE ÖDEME SÜRELERİ
GELİR VE KURUMLAR VERGİSİNDE BEYANNAMELER VE ÖDEME SÜRELERİ
Ülkemizde vergilendirme sistemi beyan esasına dayanmaktadır. Yani mükellefler bir vergilendirme döneminde elde ettikleri gelirlerden, bu gelirlerin elde edilmesi için kanunda belirtilen giderler düşüldükten sonra kâr çıkması durumunda ki bu mali kâr dır bu matrah üzerinden gelir veya kurumlar vergisine tabi tutulurlar. Bir de bunun haricinde KDV ÖTV gibi harcamalar üzerinden alınan vergiler vardır ki bunlar da beyan esaslıdır.
Aşağıdaki tablolarda mükelleflerin genellikle vermek zorunda oldukları beyannameler ile bunların verilme ve ödeme zamanları gösterilmiştir.
Büyükdere Cad. No:151/10 Zincirlikuyu/Şişli-İSTANBUL
Tel:0212-272 27 77
mail: b.yildirim@vdd.com.tr
Devamı